Küresel su döngüsü, Dünya'daki suyun sürekli olarak geri dönüştürülmesini sağlayan büyüleyici bir süreçtir. Ancak davranışlarımızın dünya çapında su kalitesi üzerinde doğrudan etkisi var. Bu yazımızda su kalitesini etkileyen farklı faktörlere ve eylemlerimizin su döngüsünü nasıl etkilediğine bakacağız. Bu döngünün ilginç bir yönü de hayvanların ve bitkilerin, biz insanların kullandıktan sonra boru sistemine geri döndürdüğü suyu nasıl emdiğidir. Et ve sebze yiyerek bu suyu tekrar vücudumuza alırız. Bu blog yazısında bu doğal sürecin nasıl işlediğine ve beslenmemiz ve sağlığımız üzerindeki etkilerine daha yakından bakacağız.
Küresel Su Kalitesi Üzerindeki Etkiler
Davranışlarımızın küresel su kalitesi üzerinde çeşitli etkileri vardır. Önemli bir etken ise sanayi atıkları, tarımsal kimyasallar ve evsel atıklardan kaynaklanan kirliliktir. Bu kirleticiler nehirler, göller ve okyanuslar gibi su kütlelerine karışarak su kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Kimyasallar su ekolojisini bozabilir ve su canlıları için toksik olabilir.
Bir diğer önemli husus ise küresel su döngüsünü etkileyen iklim değişikliğidir. Küresel sıcaklık arttıkça suyun buharlaşması da artıyor. Bu durum bazı bölgelerde kuraklık dönemlerinin uzamasına, bazılarında ise yağışların artmasına yol açıyor. Dengesiz yağışlar su taşkınlarına ve erozyona yol açarak su kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
Atıkların uygunsuz şekilde bertaraf edilmesi de bir sorundur. Çöp sahaları ve yetersiz arıtılan atık sular, kirletici maddelerin yeraltı sularına karışmasına neden olabilir. Bu sular çoğunlukla içme suyu temininde kullanılıyor ve bu durum insan sağlığına doğrudan etki edebiliyor.
suyun organizmamıza geri dönüşü
Su, küresel su döngüsünden geçtikten sonra organizmamıza geri dönebilir. Başlıca yol içme suyu teminidir. Hastalık ve sağlık sorunlarının önüne geçmek için içtiğimiz suyun kaliteli olması son derece önemlidir. Suyun kirleticilerden arındırılmış ve geçerli standartlara uygun olmasını sağlamak için yeterli su arıtımı şarttır. Ayrıca suyun beslenmemizde önemli bir yeri vardır.
Hayvanların su alımı
Hayvanlar atık sularımızdan su emmede önemli bir rol oynarlar. Kanalizasyonlara veya atık su arıtma tesislerine deşarj ettiğimiz atık su, örneğin tuvalet sifonlarında, temizlikte veya banyoda kullanılan suyun kalıntılarını içerir. Bu atık sular doğal sulara karışmadan önce temizleniyor ve arıtılıyor.
Birçok bölgede arıtılan su, tarım arazilerinin sulanmasında kullanılıyor. Bu tarlalarda inek, koyun, tavuk gibi hayvanlar otluyor veya yetiştirilen yemleri yiyor. Bitkilerde depolanan su, hayvanların onları yemesiyle emilir. Bu şekilde aslında biz insanlardan gelen su, hayvanların vücuduna girmiş oluyor.
Et veya diğer hayvansal ürünleri tükettiğimizde dolaylı yoldan su emeriz. Etin su içeriği hayvan türüne göre değişmekle birlikte ortalama olarak etin önemli miktarda su içerdiği bilinmektedir. Et yediğimizde hayvanın içinde depolanan su eninde sonunda vücudumuza geçer.
Bitkilerin su emilimi
Bitkiler aynı zamanda atık sularımızdaki suyun emiliminde de önemli rol oynarlar. Atık su arıtma tesislerinden veya su arıtma proseslerinden gelen arıtılmış su, çoğunlukla tarımsal ürünlerin sulanmasında kullanılır. Bu bitkiler kökleri aracılığıyla suyu emer ve bunu gövdelerine, yapraklarına ve meyvelerine iletirler.
Sebze, meyve veya diğer bitkisel ürünleri tükettiğimizde, bitkilerin emdiği suyu da emmiş oluruz. Örneğin karpuz, salatalık gibi meyvelerin büyük kısmı sudan oluşur. Bu besinleri tüketerek sebze veya meyvelerde depolanan suyu vücudumuza almış oluruz.
Taze meyve ve sebzeler yüksek su içeriğine sahiptir, bu da sıvı ihtiyacımızı karşılamamıza yardımcı olur. Kaliteli besinler tüketerek vücudumuzdaki suyun kaliteli olmasını sağlayabiliriz.
Sağlığımız ve çevremiz üzerindeki olumlu etkisi
Bu doğal su döngüsünün sağlığımız ve çevre üzerinde olumlu etkileri vardır. Kullandığımız suyu boru sistemiyle geri vererek, hayvanların ve bitkilerin emmesini sağlayarak döngüyü kapatıyoruz. Bu sayede su kaynağının sürdürülebilir kullanımı sağlanıyor.
Bu arıtılmış sudan yapılan et ve bitkisel ürünleri tüketmek, bu suyun organizmamıza yeniden emilmesini sağlar. Su, vücudumuz için hayati öneme sahiptir ve çeşitli metabolik süreçlerde önemli rol oynar. Su içeriği yüksek besinler tüketerek sıvı ihtiyacımızı karşılamaya ve vücudumuzun en iyi şekilde çalışmasını sağlamaya yardımcı oluruz.
Ayrıca bu doğal su döngüsünün çevre üzerinde de olumlu etkileri bulunmaktadır. Atık su arıtma tesislerinden veya su arıtma proseslerinden elde edilen arıtılmış suyu tarım arazilerinin sulanmasında kullanarak doğal su kaynaklarından gelen tatlı su ihtiyacını azaltıyoruz. Bu da su kaynakları üzerindeki baskıyı azaltarak ekolojik dengenin korunmasına katkı sağlıyor.
Ancak tüketilen suyun kalitesinin de son derece önemli olduğunu belirtmek gerekir. Bu nedenle, potansiyel kirleticilerin giderimi ve su kalitesinin sağlanması amacıyla atık su arıtma tesislerinde ve içme suyu arıtma tesislerinde su arıtımı ve saflaştırma işlemlerinin etkin bir şekilde yapılması esastır. Almanya'da içme suyu tedarikçisinin sadece ev bağlantısına kadar olan su kalitesinden sorumlu olduğunu bilmek önemlidir. Eski ve kirli ev borularının suya bulaşması, lejyonella gibi yaşamı tehdit eden kirlenmelere yol açabilir. Ayrıca hormonlar, mantar ilaçları, pestisit ve ilaç kalıntıları gibi olumsuz bilgiler gibi ince yükler de ortadan kaldırılmıyor. Her hanenin bu konuda sorumluluk alması ve örneğin frekanslar kullanarak bu olumsuz bilgiyi pasifleştirerek suyu optimize etmesi gerekiyor.
Çözüm
Doğanın su döngüsü, insanların sisteme koyduğu suyu hayvanların ve bitkilerin kullanması için tekrar emmemizi sağlar. Et ve sebze yiyerek bu suyu dolaylı yoldan vücudumuza almış oluruz. Bu süreç, bize hayati önem taşıyan suyu sağlayarak sağlığımız üzerinde olumlu etkilere sahipken, döngüyü kapatıp tatlı su kaynaklarına olan talebi azaltarak çevre üzerinde de olumlu etkilere sahiptir.Ancak alınan suyun kalitesinin sağlanması için etkin su arıtımının sağlanması büyük önem taşımaktadır.